Üsküdar Postası Gazetesi - Üsküdar yerel haberlerini ve güncel olayları gazetemizden takip edebilirsiniz...

Üsküdar Belediyesinden Tesis Atağı

Üsküdar Belediyesi, yeni yaptığı 7 spor sahası ve tesisini Üsküdar'daki amatör spor kulüplerinin hizmetine sundu....

Üsküdar Müftüsü değişti

Üsküdar Müftülüğü'ne Turgutlu Müftüsü atandı...

Sokak iftarları tüm hızıyla sürüyor...

Üsküdar Belediyesi tarafından düzenlenen sokak iftar programları tüm hızıyla devam ediyor......

''Yıkım lafını bırakalım, dört elle işimize sarıla...

Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, Üsküdar Kapalıçarşı esnafı sıkıntılarını dinledi...

Modern Çöp Konteynırları Üsküdar'a Değer Katıyor...

Üsküdar Belediyesi 2009 yılından itibaren başlatmış olduğu çalışmalarla Üsküdar'ın çöp sorununu çözmek için durmadan müc...

Üsküdar baharı temiz karşılıyor

Baharın gelmesiyle evlerde başlayan bahar temizliği, Üsküdar Belediyesi tarafından Üsküdar'ın tüm sokaklarına yayılıyor....

Üsküdar'da hırsız-polis kovalamacası

Üsküdar'da bir eve giren hırsızlar kiralık bir otomobille çaldıkları ziynet eşyalarıyla kaçarken, polis ekiplerinin kısa...

Çamlıca Camii Ay Sonunda Görücüye Çıkıyor...

Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, Başbakan'ın gündeme getirdiği ve kamuoyunu'nda Çamlıca Camii ismiyle anılan proje...

Erdoğan'dan Çamlıca Tepesi'ne cami sözü

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çamlıca Tepesi'ne tüm İstanbul'dan görülecek bir cami yapmayı planladıklarını açıkladı....

Referandumun gerçek kazananları

Referandumda görev yapan görevlilerin ücretleri 18 Ekim'den itibaren ödenecek......
 

Cemil Molla Köşkü hakkında bilinmeyeler

Cemil Molla Köşkü hakkında bilinmeyeler
Cemil Molla Köşkü, tartışmasız Boğaz'ın en değerli, en güzel, en özgün köşklerinden biri.
Tarih : 15 Ocak 2012, 14:20
Kategori : Üsküdar
Yazı Boyutu : 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Beyaz köşkte saz bitince söz başlardı
Birinci Boğaz Köprüsü'nden Anadolu yakasına geçerken Kuzguncuk'a doğru her bakışta o bembeyaz kuleli köşke hayran kalmamak elde değil. Sultan Abdülhamid'in Adliye Nazırı Üryanizade Cemil Molla, padişahın gözdesi, yakın dostu, satranç arkadaşıydı. Cemil Molla yıldızlı yaz gecelerinde kolunda tiril tiril ipek elbisesiyle eşi Emine Hanım olduğu halde köşkün korusunun içinde gezintilere çıkardı. Üç beş adım arkada ailenin falcısı Cinci Hoca, çocukların özel muallimleri, İngiliz, Fransız mürebbiyeler, kalfalar, halayıklar olurdu. Cemil Molla bu geleneksel gezintiden önce muhtemelen Sultan Abdülhamid'le satranç oynamışlar, sohbet etmişler; Cemil Molla Beylerbeyi Sarayı'ndan köşke bağlanan tüneli geçip eve gelmiş; 38 kişilik ailesiyle ince bir zevkin ürünü sofrada akşam yemeğini yemişlerdi.

Sarayda ne varsa köşkte de var...
Cemil Molla, Şeyhülislam Üryanizade Ahmet Esad Efendi'nin torunu, şair Celaleddin Süleyman Bey'in oğluydu. Köşkün bulunduğu Kuzguncuk sırtları dedesi Şeyhülislam Ahmet Esat Efendi'ye, padişah tarafından sevgi nişanesi olarak verilmişti. Dedesi de günümüzde 'Cemil Molla Yalısı' adını taşıyan binanın bulunduğu yerde bir Osmanlı yalısı yaptırmıştı. Dedesinin yalısı yanınca, Cemil Molla 22 yaşındayken kendi köşkünün inşasına başlamıştı. Osmanlı'nın köklü bilgi ve görgüsüne alafrangayı katmış, bu çerçevede tarihi bir eser yaratmak istemişti. Sadece oturulacak bir ev peşinde değildi. 1885'te İtalyan- Ermeni kırması mimar Alberti'ye yaptırmıştı köşkü. Elektrik ve kalorifer sadece Yıldız Sarayı'nda vardı o yıllarda. Çünkü Abdülhamid yasaklamıştı başka bir yerde ve evde kullanımını. Ama Molla bu yasağı dinlememiş, Yıldız Sarayı gibi dizel motorla aydınlanan, kaloriferle ısınan, hatta telefonu da olan bir köşk yaptırmıştı.

Cemil Molla Köşkü, tartışmasız Boğaz'ın en değerli, en güzel, en özgün köşklerinden biri.

Şenlikli geceler olurdu
Molla ve köşk ahalisinin bahçedeki gezintisi sürerken içeride köşkün ışıkları ışıl ışıl yanıyordu. Gezi bitecek birazdan içeri girilecek, beyaz köşkten piyano, ud, tambur sesleri yükselecekti. Her türlü müziğe yer vardı bu köşkte. Cemil Molla'nın köşkte kurduğu şenlikli, cümbüşlü havanın tadı bambaşkaydı. Müzik biter şiir başlardı. Baudelaire, Hugo, Fuzuli, Gazali ezbere bilinirdi. Şiirleri ezbere okumak köşkün geleneğiydi. Cemil Molla dönemin en ünlü entelektüellerindendi. Bu beyaz köşkte şiirsel bir dünya kurmuştu. Akşamları çevredeki yalı sahipleri, paşa çocukları, zaman zaman Göksu sefasından dönen şen dullar, kumarbaz büyük hanımlar beyaz köşkün nimetlerinden nasiplerini almak için kapıda belirirdi. Davete gerek yoktu, Molla'nın evinde her akşam cümbüş vardı. Müzik bitince sabahlara kadar poker, satranç, briç gırla giderdi. Köşkte sohbetler bitmezdi. Bazen Fransızca bir sözcüğün anlamından kıyamet kopardı. Köşk ahalisinden o gün şehre inenin anlattığı hikayeler ise merakla beklenirdi. İlgi çekmek ve eğlendirmek için hikayelerin abartıldığı da görülmemiş değildi. Köşk ahalisi bilirdi abartıldığını ama aldırmadan büyük bir keyifle dinlerdi. Deniz kenarına dedesi Şeyhülislam Ahmet Esat Efendi tarafından yaptırılan mescitte zaman zaman namazı da Molla bizzat kıldırırdı. Cemil Molla'nın 4 çocuğu vardı. Mürebbiyeler tarafından eğitilen köşkün çocukları için eğitim esastı. Türkçe'den önce Fransızca, saklambaçtan önce solfej öğrenirler, 10 yaşına basmadan Kuran'ı Kerim'i hatmederlerdi. Piyano, ud çalarlardı. Mürebbiyelerin elinden kurtulurlarsa akşam cümbüşe onlar da katılırlar kimse fark bile etmezdi.

Veda vakti gelince...
Bir sanat eseri değil sadece, bir kültür tarihi de olan bu beyaz köşkte Cemil Molla en son küçük kızına dillere destan bir düğün yapar. Molla 1940'ların sonunda vefat edince köşktekiler zor durumda kalır. Artık elektrikler bütün gece açık bırakılmaz, kaloriferler arada bir kapatılır. Borçlar birikince Emniyet Sandığı köşke el koyar. Molla'nın kalabalık ailesi köşkten ayrılır.

Uğursuz olduğuna inanıldı
Emniyet Sandığı'ndan köşkü satın alan aile bu köşkün içinde mutluluğu bulamaz. Beklenmedik ölümler yaşarlar. Geride kalanlar bu durumdan çok tedirgin olur ve köşkü terk edip uzun yıllar bahçede yeni yaptırdıkları binada yaşarlar. Kuzguncuk halkı, ermiş olarak gördüğü Cemil Molla'nın ruhunun köşkün bahçesinde dolaştığına inanır. Cemil Molla'nın köşkü 1950'lerin başından, 1990'ların sonuna kadar boş kalır. Bu dönemde köşke birçok alıcı çıkar ama anlatılan hurafeleri duyanlar kuleli köşkün içini bile gezmeden kaçarlar. Bakımsızlıktan çürümeye başlayan köşkü 2000'lerin başında bir müteahhitlik şirketi satın alır. Söylenti odur ki; köşk bu şirketin sahibi olan aileye de pek yaramaz. Aile yıllarca bu güzelim köşkü bomboş tutar, bir tek gün bile içinde oturamaz, yaşayamaz. En sonunda da aile köşkte oturmaktan tümüyle vazgeçer. Köşk halen bu müteahhitlik şirketi tarafından ofis olarak kullanılıyor. Kuzguncuk halkının gece bahçesine girmekten, yakınından geçmekten çekindiği köşkün hemen arkası mezarlık. Bu mezarlıkta Üryanizade Ailesi'nin büyükleri yatıyorlar ve hala köşklerini uzaklardan seyrediyorlar.


08.01.2012 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır.


Haberi Değerlendir :