Üsküdar Postası Gazetesi - Üsküdar yerel haberlerini ve güncel olayları gazetemizden takip edebilirsiniz...

Çengelköy Su Sporları Merkezi'nin temeli atıldı...

Üsküdar Belediyesi, 12 bin 500 metrekarelik alana kurularak boğazın ilk su sporları merkezi olma özelliğini taşıyacak Çe...

Üsküdar ve Boğaziçi Rehberi hazırlandı

Üsküdar Belediyesi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, şehir rehberlerinin, içerisinde yaşanılan ve merak edilen yerleş...

Kırkbir kere Maşallah..!

Üsküdar Belediyesi TOGEM'den Milli Eğitime büyük destek. 41 okul öncesi eğitim birimi Milli eğitime kazandırıldı....

Selimiye Kışlası Portakal Bahçesine Döndü......

Aydın'dan İstanbul'a gelen 20 ton portakal yüklü kamyon Üsküdar'daki Selimiye Kışlası önünde virajı alamayarak devrildi....

Rıdvan Dilmen Üsküdardaydı

Futbol yorumcusu, teknik direktör ve eski milli futbolcu Rıdvan Dilmen Üsküdar Belediyesi'ni ziyaret etti....

Üsküdar'da incelemelerde bulundu

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, bu sabah Üsküdar'da incelemelerde bulundu....

Erdoğan'dan Çamlıca Tepesi'ne cami sözü

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çamlıca Tepesi'ne tüm İstanbul'dan görülecek bir cami yapmayı planladıklarını açıkladı....

Ahmediye Mahallesi yeni Muhtarlık binası açıldı......

Üsküdar Belediyesi, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerini son hızıyla sürdürürken tüm mahallelerinde de yenileme fa...

Çamlıca'ya cami projesi gecikiyor

Cami proje ilanında yarışma sonucunun 10 Eylül'de açıklanacağı belirtilmesine rağmen sonucun açıklanması gecikecek....

Cemil Molla Köşkü hakkında bilinmeyeler

Cemil Molla Köşkü, tartışmasız Boğaz'ın en değerli, en güzel, en özgün köşklerinden biri....
 

Mülkiyet Sorunu Elimizi Kolumuzu Bağlıyor

Mülkiyet Sorunu Elimizi Kolumuzu Bağlıyor
Üsküdar Belediye Meclis Üyesi ve İmar Komisyonu Başkanı olan Abdullah Ayaz'la yapmış olduğumuz röportaj
Tarih : 04 Mayıs 2012, 01:31
Kategori : Üsküdar
Yazı Boyutu : 14 Punto 16 Punto 18 Punto
En Önemli Sorun Mülkiyet Sorunu, Elimizi Kolumuzu Bağlıyor.

Ülkemiz son dönemde yaşadığı deprem felaketleri ile sarsılmaya devam ederken, deprem kuşağında yer alan önemli yerleşim birimlerinin durumu yetkililer tarafından değerlendirmeye alındı. Bu çerçevede İstanbul'un da deprem kuşağında yer alması, eski bir yerleşim birimi ve çok değerli bir yerde olması gibi bir çok faktörün bir araya gelmesi ile Üsküdar ilçesinde yaşayanlar da evlerinin durumlarından şikayetçiler. Bu noktada ise bölgenin en büyük sorunu olan 2960 sayılı boğaziçi kanunu karşılarına çıkıyor. Bu yasa İstanbul'un 5 ilçesini kapsıyor (Sarıyer, Beşiktaş, Beyoğlu, Beykoz ve Üsküdar).

Yayın gurubumuzdan Üsküdar 34 Haber Sitesi zaman zaman bu konuyla ilgili haberleri gündeme taşıyarak yetkililerin açıklamalarını birinci elden Üsküdarlılara ulaştırmaya ve bilgilendirmeye çalışıyor. Yine Üsküdar 34 Haber Sitesi'nde yayınlanan bir haberde Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara'nın Akşam Gazetesi'ne vermiş olduğu demeçte sorulan sorular ve buna karşılık Başkan Kara'nın verdiği cevapların bulunduğu yazı vatandaşların ilgisini çekti ve yorum bombardımanına tutuldu.

Üsküdar Postası Gazetesi olarak Üsküdarlıların sorunlarını ilk elden yetkili kişilerle görüşerek sizlerle paylaşmayı istedik. Üsküdar Belediye Başkan Yardımcısı Hilmi Türkmen'le irtibata geçtik. Konuyu kendisine izah ettikten sonra bize bu konuda en iyi bilgiyi ulaştıracak kişinin Üsküdar Belediye Meclis Üyesi ve İmar Komisyonu Başkanı olan Abdullah Ayaz olduğunu söyleyen Türkmen bize röportaj için randevu alarak yardımcı oldu. Abdullah Ayaz da röportaj isteğimizi karşılıksız bırakmadı.

2960 sayılı yasa'dan önemli bilgiler
Konut alanlarında ''Gerigörünüm'' bölgesinde Taban Alan Kat Sayısı (T.A.K.S.) azami yüzde 15 ve 4 katı (H = 12.50 m. irtifaı), ''Etkilenme'' bölgesinde ise gene Taban Alanı Kat Sayısı (T.A.K.S.) yüzde 15 ve 5 katı (H = 15.50 m. irtifaı) geçmemek şartı ile konut yapılabilir.

- 1/5000 plan nedir? Bilgi verebilir misiniz?

1/5000 lik Boğaz Geri Görünüm ve Etkilenme Bölge Planı. İBB tarafından yapılır. Bu plan ilk kez 1992 yılında yapıldı, ancak hızla artan kaçak yapılaşma ve bunun getirdiği yoğun nüfus, ortaya çıkan ihtiyaçlar talepler sonucunda 2010 yılında bu plan İBB tarafından tekrar revize edildi. Bu revize için 2007 yılında başlayan çalışma 3 yıl sürdü. Planın revize edilmesinin sebebi ise, söylediğim gibi mevcut yapılaşmanın ruhsatsız ve kaçak olması, arazide ortaya çıkan durumla planda öngörülen durumun birbirini tutmaması, aksine tamamen zıt bir duruma gelmesidir. 1992 yılında yapılan planda; boğaz bölgesinde çok az bir nüfusun yaşaması, buranın yapılaşmasına çok kesin sınırlar kısıtlamalar getirilerek bu bölgenin korunması, adeta mesire alanları yaşam alanları olarak kalması öngörülmüştü. Ancak toplum dinamik, hayatı dondurmanız da mümkün değil.  Hızlı göç, ihmaller vs. derken 1992 yılında yapılan 1/5000 lik Boğaz Geri Görünüm ve Etkilenme Bölge Planı kadük kalmış ve revize edilmesi gereği hasıl olmuştur. 2010 yılında yapılan işte bu bölge planının revize edilmesidir. Tabi burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus şu, boğaz bölgesi ayrıca 1983 yılında ihtilal yönetimi tarafından çıkarılan 2960 sayılı ?Boğaziçi Kanunu' ile de korunuyor. Yani siz keyfinizce bu bölge planını hazırlayamazsınız ancak ve ancak bu kanunun çizdiği yapılaşma sınırları içerisinde neresi konut neresi ticaret neresi donatı alanı olacak bunu belirleyebilirsiniz. 1992 yılında hazırlanan planın arazide belirlediği bu lejantlara kaçak yapılaşmada uyulmadığı için bir nevi 2010 yılında biz planı vatandaşa daha doğrusu kaçak yapılaşmaya uydurmaya çalıştık, tabi 2960 sayılı kanunun imkan verdiği ölçüde.

Şimdi burada şunu iyi bilmek gerekiyor, yıllarca bu plan işleri hep teknik elemanlarca kağıt üzerinde yapılmış vatandaşın doğal olarak mesleği olmadığı için bunlardan haberi olmamıştır. Yani bizim kültürümüzde gider tapuda devir alır geçer evine yerleşirsin. Yok planmış yok imarmış-iskanmış-parselmiş bunlarla kimsenin işi olmaz kimse bununla ilgilenmez. Ancak zamanla İstanbul bir metropol haline gelip dünyayla yarışan bir şehir olunca, rant inanılmaz boyutlara ulaşınca ister istemez bu konular gündemimize girmeye başladı. Tabi deprem gerçeği de bu bilincin artmasında çok önemli rol oynadı. Neden bunu anlatıyorum? Biz bu revize planı hazırladığımızda Belediye Başkanımız Mustafa Kara bey dedi ki; bu planlar belediye koridorlarında kalmasın bu güne kadar popülizm uğruna gerçek hep vatandaştan saklandı, muhtarlıklara kadar bu planı götürüp asalım insanımız zamanında araştırmamış kimse de ona gerçeği söylememiş. Herkes oturduğu evin binanın planda yani gerçekte hangi lejantta kaldığını öğrensin, yeşil mi konut mu ticaret mi? Biz bunu yapınca bölgede bu güne kadar görülmemiş bir farkındalık ortaya çıktı. İnsanlar ilk defa planı, imarı, lejantı öğrendi bu güne kadar kendilerinden saklanan gerçekle yüzleşti. Tabi birileri hemen fitneye yalana başladı vay efendim senin yerini yeşil alan yapmışlar yok senin ki okul alanında yok buralar yıkılacak vs. bir sürü ipe sapa gelmez saçmalıklar. Bu işlerin zamanında bu noktalara gelmesini sağlayan tüm eski tarz siyaset simsarları bu milleti yıllarca aldatan şark kurnazları, bir anda mal bulmuş mağribi gibi buralarda dolaşmaya bu işten rant devşirmeye kalktılar. Ancak hamdolsun milletimiz artık bu simaları bu üslubu iyi tanıyor. Bunların bu güne kadar bu milletin menfaatine tek bir işi yok ki millet bunlara pirim versin.

Revize planın bu şekilde ilan edilmesinden itibaren bu fırsatçıların yaptığı tezvirata engel olmak için Belediye Başkanımız mahalle mahalle site site dolaşarak bu planı vatandaşımıza anlatmaya başladı. Çünkü bu revize çalışmasında söylenenin aksine plan sahaya uydurulmaya çalışıldı, daha önce konut alanında olan hiçbir yer yeşile veya okula vs. donatıya çevrilmedi. Binaların bulunduğu alanlardaki yeşil alanlar donatı alanları hep bir araya toplanarak mümkün olduğunca buralar kurtarılmaya çalışıldı. Mesela bir sitenin içinde blok var yeşil alanda boş arsa konut alanında, burayı kurtarmak için yeni plandan konut alanı bloğun olduğu yere yeşil alan boşluğun olduğu yere kaydırıldı. Bunun gibi bir çok lehe düzenlemeler yapıldı fakat bir çok yerde yapılamadı zira bunca nüfusun yaşadığı yerde elbette okul alanı cami sağlık ocağı yeşil alan vs. olacak bu bir zaruret. Şimdi vatandaş alırken konuyu bilmediği, kimse de ona söylemediği için arsasının veya evinin yeşil alanda kaldığını bilmiyordu. 20 sene sonra bizim planları vatandaşın önüne sermemiz sayesinde kişi durumu öğrenmiş. Muhalefet gidip adama diyor ki bak senin yerini yeşile almışlar. Kardeşim burası 20 senedir zaten böyleydi ancak eski tarz siyaset anlayışı yalan dolan gerçeği saklama üzerine kurulu olduğu için kişi bunu bilmiyordu. Bence olayın en hayati yeri burasıdır.

- 2960 sayılı yasanın kıstasları ve bölge planındaki yapılaşma sınırları nelerdir?

Yasaya göre konut alanlarında ''Gerigörünüm'' bölgesinde (yani Üsküdar için Nato yolunun arka kısmı Ümraniye sınırına yakın olan alanlar) Taban Alan Kat Sayısı (T.A.K.S.) azami yüzde 15 ve yükseklik maksimum 15.50 metre (5 kat) geçmemek şartı ile yasa bunu sınırlıyor. Yasa çerçevesinde biz bu ileri yapılanma koşullarını belirleyebiliyoruz. Düşük, orta ve yüksek yoğunluklu konut alanları olarak bu bölgeler 3'e ayrılıyor. Bunlar siluet içi geri görünüm ve etkilenme bölge alanlarıdır. Tüm alanlarda T.A.K.S. yüzde 15 olmak koşuluyla, ilk kademe silüet içi oluyor buraya düşük yoğunluklu konut alanı diyoruz. Bu alanda (Üsküdar için boğazı doğrudan gören Beylerbeyi-Çengelköy-Küplüce-Kirzlıtepe'nin deniz gören sırtları) yükseklik maksimum 6.50 metre, orta yoğunluklu geri görünüm alanlarında (Üsküdar için Nato yolunun denize bakan ancak dogrudan görmeyen bölümü Güzeltepe-M.Akif Ersoy-Kandilli) ise yükseklik maksimum 9.50 metredir ve son olarak da etkilenme bölgesinde yani yüksek yoğunluklu konut alanlarında (Üsküdar için Nato yolunun arka kısmı Ümraniye sınırına yakın olan alanlar Yavuztürk-Bahçelievler-Küçüksu) ise yükseklik maksimum 15.50 metredir. Bunlar kanuni sınırlardır ve sadece boğaz için geçerlidir, başka yerlerde yapılaşmayı plan belirlerken boğaz bölgesinde yapılaşmayı kanun belirler plan sadece lejantları (konut-ticaret-okul-yeşil vs.) belirler.

- Yaptığınız 1/1000'lik planın bölgemize ne gibi bir katkısı olmuştur?

Yukarıdan beri ifade ettiğim gibi bu bölgemizde yapılaşma şartlarını kanun belirliyor, İBB'nin yetkisinde olan 1/5000'lik planda lejantlar (konut-ticaret-yeşil-okul) belirleniyor, Üsküdar Belediyemizin yetkisinde olan 1/1000'lik planda ise sadece özel olarak yollar, donatı alanları ve parsel çakışmaları, sokaklar vs. belirleniyor. Hem İBB hem biz bu çalışmalarda mümkün olduğunca sahadaki fiili duruma göre 1992 yılında hazırlanan bölge planlarını revize etmeye çalıştık. Üsküdar Belediye Başkanımız yetkililerle oturup parsel parsel çalıştı, kurtarılacak alanları arayıp kurtarmaya çalıştık. Zira donatı alanını azaltamazsınız belirli bir miktarda olması gerekiyor aksi halde bu kadar nüfusa yol okul park sağlık ocağı yapamazsınız. Biz ne yaptık boş olan bir yerde konut ticaret var da parselin bina olan tarafında donatı varsa bunları tersine çevirdik. Veya bir sitenin blokları yeşile gelmiş boş alanlar konut alanında ise planı fiili duruma çevirdik. Özetle yaptığımız revizyonlarla planı eskiye göre çok daha avantajlı hale getirdik, bugün ki durum geçmişe göre çok daha iyi olmakla birlikte tüm sorunlarımızı çözmüş müdür, hayır!? Sadece imar sadece plan sorunumuz yok en büyük sorunumuz mülkiyet sorunu yani hisseli arsalarımız var tek başına inşaat yapabilecek parsellerimiz yok.

- Planla ilgili teknik detaylara geçmeden önce siyasetçi ve teknik eleman gözüyle boğaz bölgesinde ki sorunun nasıl çözülebileceği konusundaki görüşlerinizi ve yönetim olarak çalışmalarınızı anlatır mısınız?

İstanbul, dünyanın en güzel hatta eşsiz şehirlerinden biri, ne yazık ki biz bu güne kadar ne bunun kıymetini bilmişiz ne de dünyaya bu kutlu şehri tanıtabilmişiz. Şurada daha yeni yeni turizmde kültür ve sanatta mesafe alabildik millet olarak özgüvenimiz arttıkça tarihimizle medeniyetimizle hemhal oldukça  inşallah daha iyi noktalara geleceğiz. Boğaz'a gelince üstad ne diyor ?boğaz gümüş bir mangal kaynatır serinliği, Çamlıca'da göktedir yerlerin derinliği' evet şimdi boğaz da çamlıca da hak ettiği konumda değil. Hiç kimseyi suçlayamayız bu işi devlet millet el ele vererek bu hale getirmişiz. Konuyu bilmeyenler, yaa buralara neden imar verilmiyor diye söze başlıyor. Oysa yukarıdan beri anlattıklarımdan görülüyor ki bu bölgede çok sınırlı da olsa imar var, vatandaş açısından olmayan şey müstakil arsa. Dolayısıyla burada temel sorunumuz mülkiyet, bir kişiye ait olması gereken bir parsel onlarca yüzlerce kişiye ait. Zamanında devlet hisseli arsa satışına engel olmamış bununla da kalmayıp bu hisseli arsa üzerine ruhsatsız kaçak inşaat yapılmasına göz yummuş. Vatandaş olarak bizde işimize gelmiş, müstakil parsel yerine ucuz diye hisseli arsa almışız, yine kolay yolu seçip devlete bir kuruş harç ödemeden projeyle ruhsatla uğraşmadan bir gecede binalarımızı yapmış bitirmişiz. Yani devlet millet el ele bugün ki sorunu ortaya çıkarmışız, bugün ki durumdan hepimiz eşit derecede sorumluyuz.

Tabi bugün siyasetçi olarak bizler geçmişe ağıt yakacak ah vah edecek değiliz. Olan olmuş biz şimdi ne yapabiliriz bunun mücadelesi içindeyiz. Bunları anlatmamın sebebi ?hafıza-i beşer nisyan ile maluldür' ilkesinden hareketle herkese sorumluluğunu hatırlatma gereğidir. Gerçi unutmuş değiliz belki hatırlamak istemediğimiz için bilmezden geliyoruz. Zamanında aldığımız arsa için yaptığımız yapı için pişmanlıkta yaşıyoruz. Öyleyse dün nasıl sorunun bir parçası olduysak birey olarak bu gün de çözümün parçası olmalıyız. Nedir çözüm? Sorunu nasıl devlet millet el ele vererek ortaya çıkarmışsak, çözümü de devlet millet el ele ortak bir gayretle bulacağız.

Biz milletvekillerimizle birlikte 2960 sayılı ?Boğaziçi Kanunu'nun bu günün şartlarına göre yenilenmesi değişmesi için çalışıyoruz. Bu önceden zordu çünkü 2-b gündeme geldiğinde vay efendim ormanlarımızı yağmalayacaksınız diye ortalığı ayağa kaldıran tuzu kuru kesim ve onun borazanı medya nasıl önce A.N.Sezer'e kanunu veto ettirip sonra da Anayasa Mahkemesi'nde iptal ettirdiyse, biz boğaz diye ortaya çıktığımızda kanunun akıbeti de aynı olacaktı. Oysa şimdi milletimizin desteğiyle referandumda bunlara unutamayacakları bir ders verildi ve milli iradenin üstünde hiçbir gücün olamayacağı gösterildi. Bunun içindir ki önceden hayal dahi edilemeyen kanunlar bir bir yürürlüğe girmektedir. 2-b, afet yasası derken işte şimdi sıra 2960'ta diyoruz ve Meclis'e markaj yapıyoruz. Bu noktada herkes samimi olmalı seçim dönemlerinde verdikleri sözün arkasında durarak hükümete destek olmalıdır. Peki ne istiyoruz? Diyoruz ki öncelikle Boğaziçi sınırını belirleyen çizgi değişmelidir. İhtilalciler hiçbir ilmi metoda dayanmadan göz kararı bir sınır çizmişiler bununla elimizi kolumuzu bağlamışlar. Oysa boğazın topografyası düz bir çizgi halinde değil ki. Bu mantıksızlık yüzünden boğazı görmediği halde boğaz kanununa tabi tutularak mağdur ediliyor insanımız. Biz işe buradan başlayacağız, bu gün tüm teknolojik imkanlar elimizde. Neresi boğazdır neresi değildir, neresi ön görünümdür neresi geri görünümdür vs. önce bunları düzgün bir şekilde tespit edeceğiz. Bunu yaptığımız takdirde zaten Üsküdar için konuşursak Nato Yolu'nun arka kısmı Ümraniye sınırına yakın olan alanlar Yavuztürk, Bahçelievler, Küçüksu'nun bir bölümü bu cendereden kurtulmuş olacak. Boğaziçi alanında kalan kısım içinse bugün son derece katı olan şartları biraz daha esnetmemiz gerekiyor. Bunu söylerken öngörünüm için konuşmuyorum elbette ki dünyanın incisi boğazı da korumak boynumuzun borcu. Ama daha geride kalan kısımlarda mesela oturum alanını %15 den 25-30'a esnetmek önemli oranda bir rahatlama getirecektir. Bu kanunda önemli bir eksiklikte konut alanlarındaki yapılaşma için sınırlayıcı hükümler bulunurken ticaret alanlarında bunun yapılmamış olmasıdır. Bu nedenle toplum vicdanı rahatsız edilmekte, adalet duygusu sarsılmaktadır. Bakıyorsunuz dev gibi iş merkezleri boğazın en güzel yerlerinde yükseliyor, bu tarafta 2 kat diyorsunuz. Tamam konut ayrı ticaret ayrıdır ancak bunun da bu kanunda bir sınırı olmalıdır, amacımız boğazı korumak değil mi? İşte kanundaki bu nakısa da giderilmeli ve ticaret alanlarıyla ilgili kısıtlamalar açıkça buraya yazılmalıdır.

Gelelim işin vatandaş olarak bize düşen kısmına. Öncelikle bileceğiz ki elimizdeki tapu bizi inşaat yapılabilecek bir parselin sahibi yapmaya yeterli değil, ne peki? İnşaat yapılabilecek bir parsele hissedarız ortağız. Ortak olduğunuz bir yerde tek başınıza bir iş yapabilir misiniz? Hayır. Dünyanın neresine giderseniz gidin bu böyledir. 2960 sayılı kanun kalksa buraya gökdelen bile yapabilirsiniz dense dahi bundan faydalanamazsınız, ancak ve ancak ortaklar anlaşacak birbirine muvafakat verecek daha basit anlatırsak parça parça olan tapuları birleştirip tek tapu yapacaklar. Bunun için önce bulunduğu parselde kimlerle ortak bunu bilmesi gerekiyor. İnsanlar konuşarak anlaşır, tanıyacağız bir araya gelip anlaşmanın yollarını arayacağız. Ama bakıyorsunuz kimse bu zahmete girmek istemiyor, benim tapum ayrılsın diyor iyi de tek başına bir işe yaramıyor ki, senin tapun on parçada veya yüz parçada bir parça. Bunu kamu olarak biz yaptığımız takdirde bugün yüz yüze gelmek istemediğin kişilerle bir anda aynı dairede yaşamak durumunda kalacaksın. Bu nedenle diyoruz ki mülkiyet sorunu daha büyük bir sorundur ve vatandaşın rızası olmadan onun çabası gayreti olmadan sağlıklı bir şekilde çözülemez.

Söylediklerimi özetlersem, hepimizin sorumluluğu ortak, devlet-millet el ele bir sorun ortaya çıkarmışız, şimdi herkes kendi üstüne düşeni yaparak yine devlet-millet el ele bu sorunu çözeceğiz.

- Planın içeriğiyle ilgili özel önem taşıyan hususlar neler?

2010 yılında yapılan 1/5000 lik revize planda Üsküdar belediyesi olarak Üsküdar'ın prestijli bir caddeye ihtiyacı olduğunu Büyükşehir Belediyemize yaptığımız taleple bildirdik. Bu talebimiz uygun görüldü ve Nato Yolu Caddesi üzerini canlandırmak üzere oraya bir ticari lejant verildi. Bu istekle biz oraya büyük markaların ve kurumsal firmaların gelmesini istedik. 2960 sayılı yasa burada bizi etkilemiyor. Çünkü yasa ticari alanlarda herhangi bir tanımlama yapmamış, sadece konut alanlarında bizi sınırlandırmış. Biz oradaki ticaret alanlarında T.A.K.S. yüzde 30 yaparak Emsal: 2.00 çıkarttık. Geri görünümde H maksimum 12,50 metre, etkilenme bölgesinde de H maksimum 15,50 metre verdik. Yani Bosna Bulvarı'nın Ümraniye tarafından girdiğinizde sol tarafı H maksimum 12,50 metre, sağ tarafı H maksimum 15,50 metre tamamen ticari lejantta olmak koşuluyla projeye artı katkımız oldu.

- 18 uygulaması nedir?

Hisseli parsellerde hisse sahiplerinin oranı kadar parselizasyonlar yapmak. Yani o parseli ifraz ediyoruz. Planda öngördüğümüz çalışma neticesinde minimum 350 m2 olmak şartıyla parseli ifraz ediyoruz. Hisse oranlarına kadar parsel sahiplerini bölmeye çalışıyoruz. 18 uygulamasının olabilmesi için bir ada olması gerekli. Tabi bu uygulamayı kamu kendiliğinden yaptığı ve rızaya dayanmadığı için çok tercih edilen bir yöntem değil, aslolan hissedarların kendi aralarında bu parselasyonu yapıp kamuya sadece onay için getirmeleridir.

- Ada nedir?

Etrafı tamamen yolla çevrili olan alanlara ada diyoruz. Boğaz geri görünümde 8 tane S alanımız var. 18 uygulaması yapabileceğimiz alanlara S alanı diyoruz. Bu alanlar daha önce yeşil alanlardı. Fakat buralardaki mevcut işgaliyelerden dolayı yeşil alan olması mümkün değildi. Burada belediye başkanımızın da girişimleri ve itirazları sonucunda biz buraları S alanı kapsamına aldık. Donatı oranı normalde yüzde 40 olması gerekirken, minimum yüzde 20 maksimum yüzde 40 donatı alanı ayırmak koşuluyla 18 uygulaması yapılabilecek alanlar çıkarttık. S alanlarımızın dışında ada bazında vatandaşlarımızın anlaşmaları durumunda biz o alanlara da ifraz uygulaması yapacağız.

- 350 m2 hisse tabusu olan kişinin tapusu müstakil mi olacak?

Tabi buralara parselizasyonlar yapıp minimum 350 m2 ve üzeri olmak koşuluyla hissedarların oranına göre planlama yapıyoruz. Buralardaki vatandaşlarımızın mülkiyet bilgileri ve hisse oranları bizde var. Bu bilgilere göre biz 18 uygulaması çalışmalarını yapabiliyoruz.

VATANDAŞLARIMIZA TAPU VERMEYE ÇALIŞACAĞIZ

- 350 m2 yeri olmayanlar birleşerek müstakil tapu alabilecekler mi?

Evet alabilecekler.

- Zaten plan Büyükşehir'den geldikten sonra bir yıllık bir süresi var sanıyorum, öyle değil mi?

Bir değil, iki yıldır bu süre. Biz bu süreçte başkanımızın da onayıyla bölge insanını mağdur etmemek için 1/5000'le uyumlu 1/1000 lik planlar yaptık. Müsaadenizle biraz da ondan bahsedelim. Bunu yapmamızın sebebi, açıkçası buradaki büyük parseller bizim için velinimet oldular ve biz de onlara bu yolu açtık. Bu büyük parsellerden biz büyük donatı alanları ayırıyoruz. Allah razı olsun onlardan ki buraları işgal etmemişler ve temiz alanlar bırakmışlar. Bunların neticesinde bölgemize ciddi donatı alanları kazandırdık (park, yeşil alan, okul vb.). Mesela bizim bu alanlarda Mesa ve Antyapı'nın bıraktığı terk alanlarında oluşan yüzde 40-50 oranındaki yerleri donatı alanı olarak ayırdık.

- Antyapı'nın yeri nerede?

Kirazlıtepe'de pazar sokağından aşağı indiğimiz zaman kurban kesim alanının olduğu yerdir. Bize burada yüzde 50'nin üzerinde yer terk edildi.

- ''Mesa ve Antyapı gibi firmalar nasıl inşaat yapabiliyor?'' şeklinde sorular akıllara geliyor ama bu söz konusu firmaların arsa miktarlarının bilinmemesiyle ilgili bir durum sanırım.

Aynen öyle. Bunların öncelikle mülkiyet sorunları yok. Hisseli tapu değiller, bize en büyük avantajları da bölgedeki donatı alanlarını onlardan alıyor olmamız. Üsküdar genelindeki arazi sıkıntısı nedeniyle sayın başkanımız Mustafa Kara da donatı alanları çıkartmak için çok yoğun bir çaba sarfediyor. Bu anlamda da bu firmaların terk ettiği arazilerin Üsküdarımıza ciddi anlamda katkıları oldu.

BİZ KİMSENİN YERİNİ YIKMAYACAĞIZ

Vatandaşlarımız konutlarının yıkılacağı endişesini taşıyorlar, fakat biz kimsenin yerini yıkmayacağız. Böyle bir şey söz konusu değil. Ancak mevcut binanın yenilenme olasılığı da yok. ''Güçlendirme yapabilir miyiz?'' diye soruyorlar, bir binanın güçlendirmesi projeyle olur burada projesiz ruhsatsız kaçak yapıdan söz ediyoruz, neye göre güçlendireceksiniz kanun buna müsaade etmiyor elbette. Biliyorsunuz ki, AFET riski altındaki alanlarda yapılacak kentsel dönüşümün kapsamına Boğaziçi'ndeki ''geri görünüm ve etkilenme'' alanları da eklendi. İnşallah bu yasa ile bölgemizde dönüşüm yeni kazanımlar sağlanmış olur.

- Yani 1/1000'den sonra ve Van depreminin etkisiyle vatandaşların aklında oluşan çok büyük bir soru işareti var. Örneğin bizim binamız 30 yıllık. Üsküdar'da da eski binalar bir hayli fazla. Özellikle Üsküdar merkezde. Gerçi merkezdekiler için bir problem yok sanırım, çünkü onlarda mülkiyet sorunu yok. Ancak mahallelere inildiğinde, örneğin Bahçelievler ve Yavuztürk gibi yerlerde hem 2-b ile ilgili hem de bu konuyla ilgili sorunları olanlar var. 2-b şu an zaten Meclis'te.

Belirttiğiniz gibi merkezde sorun yok, imkanı olan yapacak olmayan kredi imkanlarına başvuracak. Biz de 2-b arazisi çok küçük bir alan bu noktada da zorlanmıyoruz ancak boğaz bölgemiz için hep birlikte gayret gösterip kanunu ve mülkiyet sorununu çözmedikçe yapacak bir şey yok.

- Bir de kentsel dönüşümle ilgili sayın başkanın bazı planları var. Bir tanesi başkan tarafından ''yerinde dönüşüm'' olarak dile getirildi. O yöndeki çalışmaların şekli ne olacak? Örneğin Üsküdar merkezde oturanlar buradan kalkıp gidecekler mi yoksa yerleri değişse bile yine yakın muhitlerde mi oturacaklar?

Kentsel Dönüşüm kavram olarak çok istismar edildi, özellikle seçim dönemlerinde muhalefet tarafından yıkım ve sürgün diye takdim edildi. Çok ilginçtir Ataşehir'de halkı TOKİ'yle korkutup TOKİ gelecek sizi buralardan atacak diye kandıranların seçimden sonra birlikte proje yapalım diye o günün TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'ın adeta kuyruğu gibi dolaştıklarına şahit olduk. İşte bu samimiyetsizlik, bu ahlaktan nasipsiz siyaset tarzı şehirlerimizi bu hale getirdi. Bu nedenle vatandaş bugün kentsel dönüşüme soğuk bakıyor, bu durumda biz de yeni bir yol haritası belirlemeliyiz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza da sunduğumuz bu önerimizde İstanbul için farklı yöntemler geliştirerek yerinde dönüşümü gerçekleştirmenin pratiği var. Bugün altın tepsi de olsa insanımız kentsel dönüşüme tepkili yaklaşıyor.

Sayın Ayaz yoğun çalışmalarınız arasında değerli vaktinizi bize ayırdığınız için teşekkür ederiz. Bu açıklamaları yapma fırsatı verdiğiniz için asıl ben teşekkür ederim. Şahsınızda Üsküdar Postası'na ve Üsküdar 34 Haber Sitesi'ne yapmış olduğu çalışmalarda başarılar diliyorum.


Üsküdar 34 Haber Sitesi - Ziya Süzen'in Röportajı

Haberi Değerlendir :